Bu içeriğimizde yağ hidrojenasyonu ile ilgili olarak bilgiler veriyor, hakkında bilinmesi gerekenlere değiniyoruz.
Doymamış organik bileşiklerin kimyasal olarak karbon atomlarının bileşiklerle yaptığı doymamış bağların hidrojenle doyurulması ve doymuş hale getirilmesi olup, sıvı halde bulunan bir yağdan erime noktası yüksek, kısmen veya tamamen katı yağ oluşturmak için kullanılan bir yöntem olarak bilinir.  Hidrojenasyon, sıvı , katı ve gaz olarak üç farklı fazda bulunur. Elde edilen mamul yağın yapısı farklı formların kullanım şartlarına göre değişkenlik gösterir.
İlk olarak 1863 yılında Debus tarafından gerçekleÅŸtirilmiÅŸ olan hidrojenasyon, zaman içerisinde modernize edilmiÅŸ, modern hidrojenasyon iÅŸlemi Senderens ve Sabatier tarafından 1897 – 1905 yılında gerçekleÅŸtirilen araÅŸtırmalarda ortaya konulmuÅŸtur. YaÄŸ asitlerinin sıvı hidrojenasyonu ise ilk defa 1902 yılında Wilhelm Normann tarafından patent altına alınmış olup, 1906 yılında ise Normann tarafından oluÅŸturulan , İngiltere’de yer alan fabrikada bir balina yağının serleÅŸtirilmesinde kullanılmasıyla dikkatleri üzerine çekmiÅŸtir.
1906 yılında uygulanan balina yağının serleştirilmesi yöntemi, zaman içerisinde Amerika’da da uygulanmış olup, elde edilen yağlar bir süre sabun üretimi için kullanılmıştır. 1930’lu yıllara gelindiğinde ise artık hidrojene yağlarla uygun erime noktalı, plastik margarin, sortening üretimiyle ilgili mesafe katedilmiştir. Ülkemizde ise hidrojenasyon ve margarin üretimi 1950’den sonra tanınmıştır ve bu bağlamda gelişmeler kaydedilmiştir.
Yağlardaki iyot sayısı doymamış yağ asitlerinin durumunu ifade eden özellik olup, hidrojenle doyurulma esnasında iyot sayılarında değişmeler meydana gelip azalmalar görülebilir. 1 ton yağın iyot sayısını 1 birim düşürebilmek için 1 m3 hidrojen gazı kullanılmalıdır. Yüksek iyot sayılı yağlardan hazırlanacak olan hidrojenle ilgili yağların üretim maliyetleri de artacaktır.